2 Ocak 2013 Çarşamba

Kürk: Doğa dostu değil, doğa düşmanı


Kürk son yıllarda o kadar gözden düştü ki, kürk üreticileri şimdi tüketicileri kürklerin “çevre dostu” olduğuna ikna etmeye çalışıyorlar. Bundan daha büyük bir yalan olamaz! Kürkler, alıcıların dolaplarında bozulmasınlar diye kimyasal işlemden geçiriliyor ve kürk üretimi çevreyi kirletmenin yanı sıra değerli doğal kaynakları tüketiyor. Ve şunu unutmayın: Sahte kürklerden farklı olarak gerçek hayvan kürkleri her yıl milyonlarca hayvanın eziyet çekmesine neden oluyor.
 
Kürk Çevre Düşmanıdır
Çiftliklerde yetiştirilen hayvanlardan gerçek kürk elde etmek için, sahte kürk imalatındakine kıyasla 60 kat fazla enerji harcandığını biliyor muydunuz? Ve bu sadece başlangıç.

Hayvanların hayatları boyunca daracık ve pis kafeslere tıkılıp stres ve sıkıntıdan volta attıkları kürk çiftliklerinde üretilen atıklar su kaynaklarını kirletmektedir. Örneğin, Aralık 1999’da Washington Çevre Departmanı bir mink üreticisine yerel su kaynaklarını kirlettiği için 24 bin dolar ceza verdi.

ABD Çevre Koruma Kurumu da, kürklerin işlemden geçirilmesine bağlı yasadışı atık üretimi ve naklinden dolayı kürk üreten şirketlere dava açtı. Great Lakes bölgesinde bazı kürk üreticileri, kürk çiftliklerinin suçlanmasını engellemek için, lobi çalışması yaparak su kalitesi standartlarının düşürülmesini sağlamaya bile çalıştı.

Kürk üreticileri, kürkleri alınan hayvanların cesetlerinin hayvan yemi yapımında kullanıldığını iddia ediyorlar (kürk çiftliklerindeki pek çok hayvan zehirlenerek öldürülüyor), ama çoğu çöplere atılıyor. Britanya’daki bir kürk çiftliği, civarda bulunan mink cesetlerinin yetkililere bildirilmesi üzerine, atık yönetimiyle ilgili yasaları ihlal ettiği gerekçesiyle dava edildi. Hayvan cesetlerinin çöpe atılması ABD’de zaten yasak değil.

Tuzaklara Kıstırılan –Ve “Çöpe Giden”– Yaban Hayvanları
ABD’de satışa sunulan kürklerin yaklaşık %30’u yaban hayatta tuzaklarla yakalanan hayvanlardan elde ediliyor. Düşündüğünüz zaman, bu tuzakların hayvanları rasgele biçimde yakaladığını hayal etmeniz zor değil: Onları fark edemeyen her türlü hayvanı kıstırdıkları bir gerçek. Her yıl, binlerce kedi, köpek, kuş ve başka hayvan –aralarında soyu tükenme tehlikesi içinde olanlar da var– “kazara” tuzağa yakalanıp ölüyor ya da sakat kalıyor. Avcılar, ekonomik getirisi olmadığı için bu hayvanlara “çöp” adını veriyorlar ve düpedüz birer çöp muamelesi ediyorlar. Hayatta kalabilen ve tuzaktan kurtulan hayvanlarsa, aldıkları yaralar yüzünden bir süre sonra ölüyorlar.

Çeviri: Elçin GEN

Kürke Hayır Platrofmu'nun Aktivizm Anlayışı


Her yıl milyarlarca hayvan türlü işkencelere maruz bırakılarak katlediliyor. Mezbahalarda ve et çiftliklerinde çok kötü koşullarda, sıkış tıkış kafeslerde etleri için yetiştiriliyor ve canice öldürülüyorlar. Belli periodlarda yeniden horlatılan kürk modası nedeni ile yılda 50 milyona yakın hayvan katlediliyor, üstelik bunların 2 milyonu kedi ve köpek gibi evcil hayvanlar. Dünyada her yıl milyonlarca hayvan hiçbir somut veriye ulaşmayan deneylerde istismar ediliyor. Eğlence ve gösteri sektörü ise binlerce hayvanı sirklerde ve hayvanat bahçelerinde tutsak ediyor. Bavullarda sıkış tıkış bir biçimde sınırlardan sokulan ve bir şekilde hayatta kalmayı başarmış cins hayvanlar petshop adı verilen ticarethanelerde alelade mal muamelesi görüyor, günlerce yemek ve su verilmeden kafeslerde tutuluyor ve fahiş fiyatlarda petshop vahşetinin bilincinde olmayan kişilere pazarlanıyorlar. Bu noktada hayvan özgürleşmesi kavramına değinmek gerekiyor. Hayvan özgürlüğü kuramı ilk defa Peter Singer tarafından 1975 yılında öne sürülen ve özetle insanoğlunun kendi türdeşleri için savunduğu adalet, eşitlik ve etik kavramlarını diğer canlıların hakları için de göstermesi gerektiği görüşünü içeren bir kuram.

Gelelim Kürke Hayır Platformu’nun aktivizm anlayışının nasıl şekillendiğine ve hangi disiplinlerden etkilendiğine. Kürke Hayır Platformu ekibi, insan hakları ile hayvan hakları olgusunun aslında birbirinden hiç de farklı olmadığına ve hayvan özgürleşmesi felsefesine inanan kişilerden oluşuyor. Biz, insanoğlunun genelinde hakim olan ‘üstün tür olan insanoğlunun diğer canlıları kendi çıkarları için kullanabileceği’ savına karşı duruyoruz. Bu bağlamda mücadelemizi yalnızca kürk endüstrisine karşı değil, ilk paragrafta sözü geçen tüm istismar çeşitlerine karşı sürdürmeye çabalıyoruz. Bunu yaparken, tüm hak mücadelelerinin temelde aynı olduğuna inanıyor ve bu görüşümüzden yola çıkarak çevrecilerin eyleminde savaş karşıtlarının, savaş karşıtlarının eyleminde eşcinsellerin ve eşcinsellerin eyleminde hayvan özgürleşmesi hareketini savunanların aynı meydanlarda birlikte yer almasının gerekliliğine inanıyoruz. Biliyoruz ki, hayvan hakları konusu pek çok alanı kapsamakta. Hayvan hakları istismarı ise hayatın her alanında -kullandığımız diş macunundan tutun da, başımıza taktığımız şapkaya kadar- karşımıza çıkıyor. Hepsi de ayrı ayrı ele alınması, dikkatlice incelenmesi ve üzerinde araştırma yapılması şart olan konular. İşte bu nedenlerle Hayvan Özgürleşmesi Hareketi (www.hayvanozgurlesmesi.org), Kürke Hayır Platformu’nun temelini oluşturuyor ve vejetaryenlik, hayvan deneyleri, barınaklar, hayvanların eğlence sektöründe kullanılması ve kürk karşıtlığı konuları ile ilgileniyor.

Hayvan hakları mücadelesinin Hayvan Özgürleşmesi Hareketi ve Kürke Hayır Platformu gibi oluşumlarla bilimsel, araştırmacı ve sorgulayıcı bir ivme kazandığına inanıyoruz. Sevindirici olan ise, son zamanlarda hayvanlara reva görülen olumsuz tutumlar konusunda kimi insanların biraz olsun düşünmeye başlaması. Pek çok kişi alışkanlıkları ile çelişme pahasına hayvanların katledilmesini içine sindiremese de lezzetinden vazgeçemediği için et yemeyi sürdürdüğünü veya sağlığına iyi geldiğine inandığı için hayvanlar üzerinde korkunç deneyler yaptığını bildiği bir şirketin ilacını kullandığı için huzursuzluk duyduğunu belirtiyor. Bu durum insanların konuyu sorgulamaya ve araştırmaya başladığının bir göstergesi. Sorgulamaya başlamak ise gerçeklere ulaşmanın ilk adımı.

Kürk Hakkında


Kürk tacirlerinin kanlı pençelerine takılanlar arasında dertlerimizi mutluluklarımızı bizimle paylaşan dostlarımız da olduğunu biliyor muydunuz?

The Humane Society International' ın verdiği bilgilere göre kürk ticaretine yılda 2 milyonun üzerinde kedi ve köpek kurban ediliyor. Kürkler için hammaddenin sağlandığı yerlerin başında Çin ve Doğu Asya' nın bazı bölgeleri geliyor. Üreticiler kürkleri, giyim eşyası, aksesuar ve hediyelik eşyalarda kullanılmak üzere Avrupa' ya pazarlıyorlar. Ürünlerin bazı kısımları kedi-köpek kürkü içerebildiği gibi tamamı bu hammadde ile yapılmış eşyalar da mevcut.

Hayvanlar geniş gruplar halinde kürk çiftliklerinde üretiliyorlar. Çiftliklerin en çok bulunduğu yer soğukta tüy örtüsünün daha sert büyüdüğü Kuzey Çin. Hayvanlar özellikle kürk yapısının sert olmasını sağlamak amacıyla kışın başından itibaren tahammül edilemez soğuk ortamlarda hapsedilmekteler. Üreticilerin en çok ticaretini yaptığı canlılar ise kısa tüylü kediler ve Alman çoban köpekleri.


Nasıl yaşıyor ve ölüyorlar?

Tıpkı kürk endüstrisi kurbanı diğer hayvanlarda da olduğu gibi, köpekler ve kediler yeterli besin alamadan ve su bulamadan yaşatılıyorlar. Kürklerinin kalitesini optimum düzeyde tutmak için her tür uygulamaya maruz bırakılıyorlar ve itlaf zamanına gelene kadar olabildiğine güçsüz hale getiriliyorlar.

Köpekleri öldürmek için kasap hayvanın boynunu demir bir tel ile sıkıyor ve ardından kasık bölgesinden bıçaklıyor. Bunu takiben hemen köpeğin derisi yüzülüyor. İşin çabuk olması için çoğunlukla hayvanın ölmüş olması beklenmiyor.

Kediler de ise asma yöntemi uygulanıyor. Çoğunlukla ipler ile boğazlarından asılan kedilerin bazen ölümünü çabuklaştırmak için boğulana dek ağızlarından tazyikli su veriliyor.

Toplanan kürkler aracılar vasıtası ile açık arttırmaya tâbi tutuluyor ve Avrupa ülkelerinde satışa sunuluyor.


Kürk gerçeği!

Aslında kedi ve köpeklerin kaderi diğer onlarca kürk mağduru hayvandan farklı olmuyor. Hepsi çok kötü koşullarda geçen çileli bir büyüme döneminin ardından akıl almaz vahşilikteki metotlarla öldürülüyorlar. Bazen ise kafalarına vurulan ağırlığın darbesi ile bayılıyor, ayıldıklarında ise kürklerinin üzerinden alındığını hissediyor, tarif edilemeyecek acılar içinde kıvranarak can veriyorlar.

Tabi ki bizler -kedi ve köpeklerin yanında- kürkü için ya da başka sebeplerden öldürülen hayvanları bir görmeli ve hepsinin kurtuluşu için savaş vermeliyiz. Ancak kişilerin tüm güzel anılarında bulunan sevimli dostlarının da giydikleri kürkün yerinde olabileceğini bilmeleri, durumun ciddiyetini anlamaları açısından faydalı olacaktır diye düşünüyoruz.


Kaynaklar:
Animal Aid, UK The Humane Society International

KÜRKE HAYIR PLATFORMU TÜRKİYE’NİN STELLA MCCARTNEY’ İNİ ARIYOR!


Özgün ve yenilikçi tasarımları ile tanınan ünlü İngiliz modacı Stella McCartney, aynı zamanda aktif olarak çalışan bir doğa ve hayvan hakları aktivisti. Kreasyonlarında kürk ve deri içerikli giysi ve aksesuar kullanmıyor, veganlar için hayvansal ürün içermeyen tasarımlar hazırlıyor ve PETA (Hayvanlara Etik Davranış İçin Mücadele Edenler Derneği) tarafından yürütülen projelerde ve düzenlenen protestolarda aktif rol üstleniyor. Stella’nın varlığı, hayvan hakları ve kürk karşıtı mücadeleye yaratıcı bir bakış açısı katarak uluslararası platforma taşınmasına katkıda bulunuyor.

Stella, bu hayat görüşünü tasarımlarına da yansıtarak çağdaşlarından epey farkı bir duruş sergiliyor. Kürkü allayıp pullayan ve bir fetiş objesi haline getirmek için ellerinden geleni yapan moda tasarımcılarına inat, tertemiz bir tasarım geçmişi ile yoluna devam eden Stella, vejetaryen olduğu halde çeşitli nedenlerle kürk kullanmaya devam ederek çelişkili bir yol çizen meslektaşlarından apayrı bir yerde duruyor.

Türkiye’de ise pek çok tasarımcı kürk kullanmaktan kaçındığını söylese de, bu tavrını süreklilikle koruyan isimler bir elin parmaklarını geçmiyor. “Gazetelere kürk karşıtı mesajlar verip sonra kürk içerikli ürünler tasarlayan modacı” kavramı ne yazık ki bize yabancı değil. Bu ikircikli tavır, baştan kürk konusundaki tavrını açık eden ve bu vahşiliği savunan modacıların tavırlarından çok daha fazla acı veriyor.

Türkiye’deki kürk karşıtı mücadelenin yaratıcı, üretken ve moda dünyasının tam içinden destekçilere gereksinimi olduğu bir gerçek. İşte bu nedenle Kürke Hayır Platformu olarak kürk karşıtı olduğunu çeşitli vesilelerle vurgulayan Türk tasarımcılara bir çağrıda bulunmak istiyoruz:

Gelin, moda endüstrisinde kürk kullanımını en aza indirebilmek ve hatta yok etmek için ortak projelere imza atalım. Gelin, canlıların doğadan gelen olağanüstü güzellikteki postlarındaki desenlere sığınıp işin kolayına kaçmadan da yaratıcı tasarımlara imza atılabileceğini herkese gösterelim.

Kürke Hayır Platformu’ndan Çağrı: ‘Vitrinler Kansız Olsun’


Kürke Hayır Platformu, 2003 yılından bu yana kürkün gereksiz ve kanlı yöntemlerle elde edilen lüks bir tüketim maddesi olduğunu anlatmaya çabalayan bir oluşumdur. www.kurkehayir.org adresinden yayın yapan web sitemiz aracılığı ile insanlara çekici bir ürün olarak sunulan kürkün ardındaki vahşetin altını çiziyoruz. Kürk konusunu yalnızca hayvan hakları yönü ile değil; kürk endüstrisinin doğal yaşama verdiği geri dönüşü olmayan zararlar, çeşitli basın-yayın organları yoluyla tüketicilerin kürk hakkında yanlış bilgilendirilmesi ve  bütün dünyada kürke karşı oluşan olumsuz tavır nedeniyle moda firmalarının başvurduğu etiket sahteciliği yönleri ile ele alıyor ve kamuoyunun dikkatini bu konulara çekmeyi hedefliyoruz.

Ve şimdi de  moda tasarımcılarını kreasyonlarında kürk kullanmaktan vazgeçmeye ve giyim mağazası sahiplerini kürk içeren giyim eşyaları ve aksesuarları satmamaya davet etmeyi amaçlayan ‘Vitrinler Kansız Olsun’ projesini hayata geçiriyoruz.

Projenin öncelikli hedefi,  küçük ve orta ölçekli giyim mağazaları ve butiklere ulaşılarak Kürke Hayır Platformu tarafından hazırlanan ve kürk karşıtı sloganlar içeren sticker’ları mağazalarının görünür yerlerine asmalarını ve kürk karşıtı mücadeleye destek olmalarını sağlamaktır.

‘Vitrinler Kansız Olsun’ projesini başarılı kılacak bir diğer etken ise, ülkemizde ve dünyada başarıları ile adlarını duyurmuş olan moda tasarımcılarının vereceği destek olacaktır. Bu amaçla moda tasarımcılarına Kürke Hayır Platformu’nu tanıtan bir yazı ile Kürke Hayır Platformu’nun ‘Vitrinler Kansız Olsun’ projesini anlatan ve kreasyonlarda kürk kullanmamaya çağıran bir mektubu içeren bir bilgi kiti gönderilecek ve projeye destek olmaları istenecektir. Destek verenlerin mesajları kendilerinden izin alınarak Kürke Hayır Platformu sitesinden duyurulacaktır. Böylece, Kürke Hayır Platformu’nun kürk vahşetini sokaktaki insana duyurmak hedefine bir adım daha yaklaşılacaktır.

Projeye Destek Olmak İçin
‘Vitrinler Kansız Olsun’ projesi hakkındaki görüş ve önerilerinizi iletmek için admin(at)kurkehayir.org adresinden bize ulaşabilirsiniz.

Giyim Mağazası ya da Butik Sahipleri İçin
Proje stickerlarımızdan edinmek için aşağıdaki bilgileri içeren bir e-postayı admin(at)kurkehayir.org adresine  gönderebilirsiniz.

Mağaza/Butik Sahibinin Adı Soyadı
Mağaza/Butik Sahibinin İletişim Bilgileri
Mağaza/Butik Adı
Mağaza/Butik Adresi
‘Vitrinler Kansız Olsun’ Projesi ile ilgili görüşleriniz (bu görüşler sitemizdeki ilgili bölümde yer alacaktır.

Proje sticker'ını mağazanızın görünür bir yerine astıktan sonra çektiğiniz fotoğrafı admin(at)kurkehayir.org adresine gönderiniz. Proje destekçileri köşemizde bu fotoğraflara yer verilecektir.

1 Ocak 2013 Salı

Zaman mı durmuş?


İlk önce her şeye 20.000 yıl önceki insanın gözünden bakmayı deniyoruz. Şu üst üste yığılmış taşların arasında, mağaralarda yaşayan, henüz köpekle dost olmamış modern insan prototipinin gözünden.

Amacımız sadece ve sadece hayatta kalıp üreyebilmek. Elimize geçen her sert cisim kurban seçtiğimiz, gücümüzü yettirebildiğimiz canlıya fırlatılacak bir silah. Buzul çağının ortasında türdeşlerimiz sürüler halinde donarken bazı hayvanlar buz üzerinde birbirleriyle oynuyorlar. Kıskanıyoruz. Bizim de bunu yapmak için, bizim de hayatta kalmak için onların üzerindeki gibi bir örtüye ihtiyacımız var.

Bulduğumuz en ağır kütleyi silah haline dönüştürüp kurbanın hayatına son veriyoruz, örtüsünü çalmak için. O anda bunun ne ahlaki yönlerini sorgulayacak bir etik kurul, ne insanı boyutunu yargılayacak bir hukuk sistemi var. Aslolan hayatta kalmamız. O zaman ne bize şık(!) mantolar tasarlayacak Versaceler ne de çizmelerimizi kanlı kürklerle döşeyecek Pradalar var. Yaşamak için ne gerekiyorsa kendi başımıza yapmalıyız.

Aradan 20.000 yıl geçiyor. Artık bu tarz işler bize vahşi (!) geliyor. O yüzden de bu işleri biz yapmıyoruz. Bizim yerimize hayvanları doğadan kapanlarla toplayan, dar kafeslerde zorla üreten, duygularını, yaşama isteklerini ve hatta "annelik içgüdülerini" hiçe sayan modern (!) kurumlar var.


Evet binlerce yıl bizi ne kadar değiştirdi. Bir zamanlar her şeyi kendi yapmak zorunda olan insan, şimdi keşfettiği yeşil değiş-tokuş kağıtlarını birilerine vererek işin zor kısmını hiç görmeden, görmek istemeden arzuladıklarına sahip olabiliyor. Artık insanlar soğuktan korunmak için yağ bile depolamıyorlar vücutlarında. Aksine zamanında onu buzlardan koruyan yağlarını yakmak için de o yeşil kağıtlardan harcıyorlar çılgıncasına.


Demek insanlar bu kadar değişti! Peki değişmeyen nedir? Değişmeyen nedir ki; kardan adamların çift sıra halinde sağlı sollu nöbet tuttuğu güzel, beyaz bir günde ben Nişantaşı' na çıktığımda hala üzerinde ceset taşıyan modern (!) insan vücutları görüyorum?

Tek fark üzerlerinde iğrenç suratlı bir İtalyan modacının baş harfinin ya da soyadının yazdığı bir etiket taşıması bu ceset parçalarının.

Karşıdan gelen oldukça eğitimli, oldukça kibar bayan bana saati sorarken, boynunda, kuyruğundan burnuna kadar yarılıp içinden sahibi çıkarılmış iğrenç tilki cesedini okşuyor... Dona kalıyorum! Saati söylememin imkanı yok çünkü o anda zaman durmuş benim için. Canlı iken bacakları kopartılmış, çığlıklar içinde postu üzerinden çekilerek çıkarılmış tilkinin gözlerinden kalan iki tane ufak deliğe takılıp kalıyor tüm zaman algım o anda...
Cevap veriyorum; saat 15:30 yıl milattan önce 18.000.

Kürk Neden Ahlaki Değildir?

Çünkü kürk bize ait değildir! Çünkü yaşayabilmek için onu üzerinde "taşımak zorunda" olan başka bir canlı vardır ve bu canlıda tıpkı bizim gibi duygulara sahiptir. Tıpkı bizim gibi mutlu olup üzülebilen, yavrusu için canını feda edebilen bir varlıktır.


Kürk Giymek Neden Hastalıklı Bir Davranıştır?

Çünkü her yanı işlenip parlatılıp astarlanarak piyasada satışa sunulan, adına kürk dediğimiz şey, aslında ölmüş bir hayvanın bir parçasıdır. Vücudunun üzerinde komple bir ceset ya da onun bir parçasını taşımak sağlıklı bir davranış biçimi olarak kabul göremez!


Yaşamak İçin Kürke İhtiyacımız Yoktur!

Günümüzde insanoğlu atoma hükmedecek bilişsel yeteneğe ulaşmış, yaşadığı evreni değiştirecek güce sahip olmuştur. Bu denli büyümüş teknolojinin içinde kürk gibi gereksiz bir ürüne ihtiyacımız yoktur.


Kadınların Güzel Olmak İçin Kürke İhtiyacı Yoktur!

Kürk ile elde edilen güzellik kürkün güzelliği değil içindeki hayvanın güzelliğidir. Ancak arada bir fark vardır. Kürkü alınmış hayvanın güzelliği ve hatta hayatı da alınmıştır. Kadın ise zaten doğal haliyle güzeldir. Başka bir canlınınyaşamak için muhtaç olduğu bir parçasını alarak kendini normalden şişman gösterecek ve hayvan öldürdüğünün kanıtıolarak taşıyacağı bir başka aksesuara ihtiyacı yoktur.


Kürk Giymemek Kürke Sahip Olmamak Anlamına Mı Gelir?

Hayır! Maalesef kürk hayatımıza hiç farketmediğimiz yerlerden girebilir. Özellikle uzakdoğuda seri olarak kedi-köpek kürkü üretimi yapılmaktadır. Bu kürkler farketmeden aldığımız tüylü bir anahtarlığın ya da sevimli bir biblonun ham maddesini oluşturabilirler.


Kürke Hayır!


Çünkü her yıl 50 milyonun üzerinde hayvan akıl almaz yöntemlerle öldürülmekte (boyun kırma, vajinadan elektrik verme, suyla boğma...) ve bunun yerini her yıl diğer yeni kurbanlar almaktadır.


Çünkü kürk kurbanları arasında evlerimizde bize hayat arkadaşlığı yapan kedilerimiz ve köpeklerimiz de bulunmaktadır.


Çünkü kimsenin kendine ait olmayan bir şeyi çalmaya hakkı yoktur.


Çünkü tüm canlılar tıpkı bizim gibi birer annedir.


Çünkü hiçbir anne yavrusunun gözleri önünde öldürülmesini istemez.


Çünkü kürk gereksiz işlenen bir cinayettir.


Çünkü biz insanız ve daha iyisini yapabiliriz;
öldürmeden yaşayabiliriz!